Aşk… İnsanı hem yücelten hem de diplere indirebilen bir duygu bence aşk. Montaigne Aşk Üzerine adlı denemesinde bu duygu daha çok hayvani bir arzu olarak ele almış. Ben tek yönlü bakamıyorum bu duyguya. Evet, aşkın bir kısmıdır şehvet veya ilk andaki verdiği histir arzu. Bizi “düşünen hayvan” metaforuna yaklaştırır. Hayvani iç güdülerimiz burada yönetimi ele alır. Montaigne’nin dediği gibi hepimizi eşit yapar. Büyük İskender, herkes gibi bir ölümlü olduğunu bir bu işte, bir de uyumada anladığını söylermiş. Bu arzu sebebiyle dünyamız hem güzelleşir hem de yerle bir olur. Aslında bizim elimizdedir bu arzuyu yönetmek ama çoğu zaman yönetimi ele geçirmesine göz yumarız, kontrolümüzün dışındaymış gibi davranırız. O an sadece o hazzı isteriz çünkü. İşte bu noktada “düşünen hayvan”ın düşünceleri yok olmuş, geriye hayvan kısmı kalmıştır. Bu noktada Montaigne katılıyorum. Başımıza bir sürü dert almaya başlarız, sanki derdimiz azmış gibi…
Hep hayvani dürtü olarak ele aldım konuyu. Oysa ben sadece hayvani bir dürtüden ibaret olmadığını düşünüyorum. Aşk, birisine hükmetme ihtiyacının bir sonucu, sahip olma istediğinin bir sonucu bence. Kendimizi arzu duygusu dışındaki diğer duygular için de tatmin etmeye çalışırız. Kendimizi yüceltmek istediğimiz bir basamak oluverir aşk. Çünkü aşk, bencildir. Ben, der çoğu zaman. Neden severiz ki zaten. Sırf karşımızdaki bizi seviyor diye mi? O kadar saf değiliz bence. Ben istiyorum ve seviyorum ve onun da sevmesini bekliyorum. Çünkü “ben” istiyorum. O duygumun tatmin edilmesi gerekiyor. Çoğu zaman bu sebeple hükmetmeye çalışırız. Onun hakkında kararlar alırız. Bu kararlar aslında karşımızdakinin değil, benim mutluluğum için alınır. Bencillik, aşkta vazgeçilmez bir öğedir.
Bir diğer yön ise aşkta; saf bir sevgi olması. Her şey bir kenara, o duygu o kadar içten ve büyük bir duygudur ki. Büyük bir “sevgi”dir. Aşkın bir sonraki aşamasıdır bence sevgi. Asıl yerini bulduğu duygudur. Hayvani duyguların, bencilliğin yer almadığı kısımdır. İşte bu nokta herkesin harcı değildir. Çünkü büyük bir özveri ister. Montaigne’nin dediği gibi, “İnsanların bu en bulanık, en karışık işinin en ortak işleri olması da doğanın bir cilvesidir,.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder